Orjinal Metin
http://www.zeynepmengi.com/2012/03/bir-mulakat-sorusu-evinizde-orumcek-gorseniz-ne-yaparsiniz/
adlı siteden alınmıştır.
Suyunu bu yazının bazı yerlerin kendi yorumlarını eklemiştir. Orjinal metinde hiç bir değişiklik yapmamıştır. Yazarın kendi eklediği kısımlar “italic” fontuyla yer almaktadır.
İK uzmanları mülakatlarda artık sadece iş veya işle ilgili sorular sormuyor. CareerBuilder’ın yaptığı bir araştırma, İK’cıların mülakatlarda daha ilginç sorular sormaya başladığını gösteriyor. Bu sorulara verilen cevaplar adayın kişiliğini gösterebiliyor.
İşte insan kaynakları uzmanları tarafından sorulan en ilginç sorulardan birkaçı. Tabii ne anlama geldikleriyle birlikte.
Soru: UFO’lara inanır mısınız?
Adayı şoke edebilen tipik bir sorudur. Aynı zamanda tuzaktır da. Sakın soruyu Uzay Yolu veya Yıldız Savaşları’na inandığınızı anlatarak cevaplamayın. İşle ilgili bağlantı kurmanız gerektiğini aklınızdan çıkarmayın. Becerebiliyorsanız bu pozisyonda ne kadar uygun olduğunuzla da bağdaştırın. Cevabınız şu şekilde olabilir mesela: “UFO’lara inanmıyor olabilirim, inandığım şey ise iş hayatında her şeyin olabileceğidir. Bir müşteri tarafından 10 kere reddedilsem de bu olmayacağı anlamına gelmez.”
Suyunu: UFO’lara inanmam. UFO’lar hayali varlıklardır. Ne kadar hayalperest bir insan olursam olayım gerçeklerle yüzleşmeliyiz bence. Hem UFO’lar var olsaydı şu ana kadar neden dünyaya hiç gelmediler. İş ile alaka kurmak gerekirse, Bir sistem analisti UFO’ya inanmasa bile analiz edebilmelidir. UFO’ların dünyaya ne zaman saldıracağını tahmin edebilmelidir. Biz zaten hep afaki şeylerle uğraşıyoruz. UFO’da gerçek olmadığına göre tam bize göre aslında.
Soru: Hiç odadaki en aptal insan durumuna düştünüz mü?
Dürüst olalım. Herkesin başına böyle bir şey gelmiştir. Öyle olmamış gibi davranmayın veya yalan söylemeyin. Şu şekilde bir cevap verebilirsiniz: “Tabii ki. Her zaman en iyi veya en akıllı olamayız. Bunu lehimize kullanabiliriz ama. Birbirimizi tanımak, kimin hangi işi iyi yaptığını bilmek takım çalışmasında birçok fayda sağlayacaktır.”
Suyunu: Odadaki, arabadaki, sokaktaki, okuldaki en aptal insan durumuna düştüm. Gereksiz açıklamaları sevdiğim için sanırım. Aslında bana göre gereksiz değildir. Detaylardır ve ayrıntılardır. Çok sıkmadan detayları belirtmek isterim. Bu normal hayatta aptal durumuna düşürebiliyor insanı. Ama iş yerinde en aptal insan olmadım hiç bir zaman. Aptal bile olduğumu düşünmüyorum.
Soru: Kötü havalarda araba kullanabilir misiniz?
Burada aslında sordukları şey baskı altında çalışıp çalışamayacağınız. Bu soruya vereceğiniz cevap da şöyle olabilir: “Bazen kötü havalarda araba kullanmak bir zorunluluktur. Böyle durumlarda daha iyi odaklanmak, sabırlı ve temkinli olmak gerekiyor. Zordur ama imkansız değildir. Birazcık çabayla güvenli bir şekilde varacağınız noktaya ulaşabilirsiniz.“
Suyunu: Araba kullanmaktan çok zevk alan bir insanım. Hava kötü ya da iyi hiç farketmez ortamın koşullarına göre gerektiği gibi kullanırım. Hava güzelken hızlı, kötüyken yavaş. Her zaman temkinli. Tabi hava şartlarına uygun ekipmanlarda çok önemli. Mesela Kar yağıyor ve yerler kar ise, Kar lastiği ya da zincir olmalı, antifirizli cam suyu olmalı. Motorin ve yağların donmaması için gerekli katkı malzemelerinde önceden koyulmuş olmalıdır. Ek olarak sarı camlı bir gözlükte görüşünüzü daha iyi yapacaktır. Sonuç olarak hem tecrübeli hem de iyi bir şöför arıyorsanız ben burdayım.
Soru: Pişirir misiniz alır mısınız?
Satın almanın veya pişirmenin avantajlarını anlatmak yerine neden bunu tercih edeceğinizi anlatın. Eğer pişiriyorsanız malzemeleri bir araya getirip herkesin sevebileceği bir şey yaratmayı sevdiğinizi söyleyebilirsiniz. Eğer satın alırım diyorsanız kaynaklarınızı ve zamanınızı verimli kullanmayı tercih ettiğinizi söyleyebilirsiniz.
Suyunu: Pişirmek her zaman birinci tercihimdir. Çünkü Pişirmek bir sanattır. Hazır aldığın yemeklerde kullanılan malzemelerin kalitesinden tutun da aşçının becerisine kadar herşey etkilidir. Şunu sorabilirsiniz. “Sen ne kadar iyi bir aşçısın?” Ben istenilen yemeği en iyi şekilde yapabileceğime inanıyorum. Yenilecek üründeki malzemelerin satın alımından tutunda kullanılma miktarı benim elimde. Zamanı verimli kullanamayacağımı düşünüyor olabilirsiniz. Sonuç olarak dışarıdan bu yemeği yemeğe alışmak mı, yapmayı öğrenmek mi diye sormak isterim size.
Soru: Size bir tuğla versem, o tuğlayla ne yapardınız?
Bu da vizyon ve girişimle ilgili bir soru. Cevabınız şu olabilir: “Eğer bana bir tuğla verirseniz, çıkıp daha fazla tuğla ararım, dikkat çekici, ilginç bir şey inşa etmek için daha değişik boyut ve renklerde tuğlalar bulurum.”
Suyunu: Bu soruya “Başka tuğlalar bulup ev yapmak için çalışırım” demekten başka bir cevap bulamıyorum. Şimdi o tuğlayı kırıp, kırılan parçaları toz haline getirip, deniz suyu koyduğum şişeleri renklendirmek için kullanırdım mı diyim. Amacınız nedir sayın İnsan Kaynakları yöneticisi. Bu sorular içindeki en gereksiz soru olarak görüyorum bu soruyu.
Soru: Kurallar yıkılmak için midir?
O kuralların konmasının mutlaka bir nedeni vardır. Sorumluluk, denge ve kontrol ve işlerin düzgün ilerlemesini sağlamak. Kurallara uyduğunuzu söyleyebilirsiniz ama şunu ifade etmekten de çekinmeyin: Zamanı geldiğinde kurallar esnetilebilmeli.
Suyunu: Kurallar yıkılmak için değil uyulmak içindir. Kuralın kimin tarafından ne için koyulduğu çok önemlidir. Sigara içilmesi yasak bir yerde para cezası olsa bile sigara içemezsiniz. Ama bazı kurallar vardır ki bu kurallar acil durumlarda yok sayılabilir. Mesela otobanda 120km/s olan hız sınırı, hasta olan çocuğunuzu hastaneye yetiştirmek için dikkate alınmayabilir. Sonuç olarak kuralın esnetebilmesi durumsaldır.
Soru: Eğer bir süper gücünüz olsaydı, ne olmasını isterdiniz?
Bu soruyu zekice yanıtlamalısınız. İster uçmak istediğinizi söyleyin ister görünmez olmayı, profesyonel hayatla bağdaştırabileceğiniz maddeler olsun. Seçeceğiniz süper güç mutlaka kurumun lehine olsun, çalıştığınız yere faydanız dokunsun. Mesela akıl okuma gücünü seçtiniz. Bunu müşterileriniz için daha iyi sonuçlara ulaşmak için kullanacağınızı ekleyin.
Suyunu: Süper güçler. Düşününce aklıma gelen en süper güçler şunlar. Görünmezlik, Duvardan Geçme, Uçmak, Acıyı hissetmeme, Şekil değiştirme, Akıl Okumak, vs. Bu sorunun cevabını her insan bir kere düşünmüştür. Açıkçası Duvardan Geçme + Görünmezlik + Akıl Okuma kombinasyonu sanırım çok ideal bir karışım olurdu. Bunu iş ile alakalandırmamı bekliyorsunuz sanırım. Duvardan Geçerek zamanımı en iyi şekilde kullanmak ve ulaşmak istediğim yerlere kuşbakışı mesafelerde gitmek istediğimden. Görünmezlik müşterilerimin alışkanlıklarını anlamak ve bir nevi CRM faaliyetlerinde bulunmak için. Akıl okumak da benim hakkımda ne düşündüğünü anlamak için yani işim ve verdiğim hizmet kalitesini anlamak için.
Soru: Evinizde bir örümcek görseniz ne yaparsınız?
Mülakatı yapan kişi burada tepkinizi ölçmeye çalışır. Şöyle bir cevap yerinde olabilir: “Örümceği olduğu yerde bırakırım. Çünkü bu gibi küçük şeylere takılmam” veya “Bir başkasından bu konuyla ilgilenmesini rica ederim, böylece daha önemli işlerle ilgilenebilirim. “
Suyunu: Örümcek mübarek bir hayvandır. Ve her şeyden önemlisi o da bizim gibi bir canlıdır. Bir gazete parçasıyla alırım ve camdan dışarı atarım. Tabi siz Avustralya’nın kırsal bir bölgesinde oturuyorsanız ve evinizde elim kadar bir tarantula var ise durum biraz daha farklı. Bu durumda ya siz bu duruma alışık olduğunuz için onu alıp camdan dışarı atarsınız ya da zaten sizin evcil hayvanınızdır alıp seversiniz.
Kaynak: Jobs.aol.com