Gariptir. Her canım sıkıldığında yazmaya başladım. Gerçi uzuna ralıklarla yazıyorum ama nedense neşeliyken hiç hatırlamıyorum blogumu. Gerçekten garip.
Şu an gerçekten canım sıkılıyor. Nedenini bilmiyorum. Belkide bilmek istemediğim için canım sıkılıyordur. Ama yapmam gereken işlerin çoğunuda bitirmiş durumdayım. Bitiremediklerim canımı sıkan birinci etmen sanırım. Ne kadar garip değil mi?
2 gün sonra bayram. yani perşembe günü bayram. Kurban Bayramı. Bu abyram benim için biraz buruk geçecek. Her bayram sabahı aradığım kardeşlerimden 2 tanesini arayamayacağım. Askerdeler. Gurbetteler. Uzaktalar. Gittikleri ilk gece çok üzüldüm. rahat uyuyamadım sabaha kadar. Acaba uyudular mı, acaba rahatlar mı diye hep merak ettim. İçim acıdı durdu bütün gün. Dedimki Azmi koşar zıplar atlar ama İbo nasıl koşacak, İbo nasıl zıplayacak… Dedimki İbo Denizlide, biraz daha havası yumuşaktır, peki Azmim nasıl üşür şimdi oralarda…
İşte dostlarım, askere gitti benim dostlarım. Gittiler ve 5buçuk ay sonra geri gelecekler. Canım sıkılıyor dedim ya hani, aslında gurbetteki dostlarımı düşününce benim can sıkıntılarımın basit olduğunu anlıyorum. Onun için susuyorum.
Al işte bir garip olay daha. En sevdiğim dostlarımdan birine aradığım her an ulaşabileceğim halde aramıyorum. Dost… Dost beni anlar. Dost beni duyar. Dost beni hisseder. Ey dost. Ey dost…
Sanırım bu yazının da sonuna gelmiş bulunmaktayız.. Yazının başlığı “Can Sıkıntısı” idi. Ama dostlarımın bulunduğu bir yazının başlığı ancak yazıya uygun olmalıdır…
Sabri SUYUNU