Gece saat 23:00 civarı. Karanlık bir geceydi ve Tevfik bir an önce eve gitme telaşındaydı. Hem eşinin evde tek başına olmasın hem de girdiği toplantıda önerdiklerinin yine dikkate alınmaması canını sıkmıştı. Otobana girdi. Otobanın bu saatte boş olması muhtemeldi ve yanılmıyorduda. Ortalama 120km süratla ilerliyordu. “Koskoca otoban yapmışlar, bir ışıklandırma sistemi kuramamışlar” diye içinden geçirdi. Otobanda tek tük araç vardı. Hızını biraz azaltıp orta şeride geçti. “Neden eve bu kadar uzak bir yerde işim var ki benim?” diye yine sordu her gün sorduğu gibi. Bir sigara yaktı arabada sigara içmeme kuralını bir kez daha delerek. Hafif bir müzik eşliğinde en azından yarım saat sürecek yolculuğunu keyifli hale getirmişti. Fakat bir anda her şey karardı.
Her şey çok hızlı gerçekleşmişti. Zaten karanlık olan yolda birden bir karartı görmesiyle ön camın tuzla buz olmasını ayırt edememişti. Arabanın air bagleri açılmamıştı. direksiyonun hakimiyetini kaybetmemek için zorlanıyordu. En sonunda iç güdülerine güvenerek dörtlüleri yaktı. Sağ dikiz aynasını kontrol ederek en sağ şeride ordan emniyet şeridine yanaştı. Kalbi hızla çarpsada soğuk kanlılığını korumaya çalışıyordu. Arabadan aşağı indi ve serin havayı ciğerlerine doldurdu. Arabanın ön tarafına geçip, çarptığı şeyin arabasına verdiği hasara baktı. Çarptığının bir insan olma ihtimali ilk defa aklına geldi ve tüyleri diken diken oldu. Uzakta yerde hareketsiz duran karartıya baktı ve sırtından soğuk soğuk terlerken yerinden bile kımıldayamadı.
Soru: Yaya trafiğine tamamen kapatılmış bir yolda, bir yayaya araç ile çarpmanın suçu nedir?