Aydınlık Günlere Merhaba – Aydınlı Grup

Bildiğiniz üzere 30 Haziran 2015 tarihinde LC Waikiki firmasından ayrıldım. O gün benim için unutulmayacak bir gün olarak tarihe geçti. Hem 8 senelik bir serüvenin son bulması hem de sevdiğim insanlardan ayrılmam hem de hiç beklemediğim bir veda töreni ile uğurlanmam. Veda törenini şimdi bile düşününce gözlerim yaşarıyor. Veda töreni ile ilgili belgeler elime ulaşınca ayrı bir yazı yazacağım.

LC Waikiki’den ayrıldıktan sonra profesyonel hayata 1 ay süre ile ara verdim. Eşim Zehra ve oğlum Ahmet Kerem ile daha fazla vakit geçirme şansı buldum. Okumak istediğim kitapları okumaya çalıştım Ahmet Kerem izin verdiği kadarıyla 🙂 Gezmeye çalıştık Ahmet Kerem izin verdiği kadarıyla 🙂 vesaire vesaire. Varsın izin vermesin. Eşim ve oğlum sağlıklı olsun da ben daha az okuyayım daha az gezeyim.

1 aylık aradan sonra tekrar profesyonel çalışma hayatına geri döndüm. 27 Temmuz 2015 tarihinde Aydınlı Grup bünyesinde Perakende Analitiği Müdürü olarak göreve başladım. Aşağıda Cemil Bey tarafından kaleme alınan departmanımı ve beni tanıtan şirket içi duyuruyu bulabilirsiniz.

Merhaba Arkadaşlar,

Hızlı olduğu kadar, hızla değişen sektörümüz bizi de bu değişikliklere hızlı bir şekilde adapte olmayı zorunlu kılmakta. Daha dün çok kanallı yapılara geçmişken bugün omnichannel den bahsediyoruz. Henüz bankamız tarafından ilk doğum günümüzü kutlayan mesajı unutmamış iken bugün posta kutumuza düşen e-maillerin içeriğinin bize özel olmasını ister olduk. Delikli kartuşlarla program yapanlar henüz emekli olmamış iken, cep telefonlarına uygulama geliştiriyor olduk ve bunu müthiş bir ekosistem içerisinde dünyanın neresinde olursak olalım rahatlıkla paylaşabilir olduk. İnternetten alışveriş yapmayı çok çabuk öğrendik, artık mobilden, internetten yapacağımız alışverişte yaşadığımız deneyim bize özel değil ise burun kıvırmaya başladık. Alışveriş yaptığımız sitenin bize önerdiği ürünlerin tamda aradığımız, ihtiyacımız olan ürünler olmasını bekler olduk. Daha veri nedir, analiz nedir yeni yeni çözmeye başlamış iken, öte yandan “geçen bu ürünü satın almıştım, neden şimdi bu ürünle ilgili reklam gösteriyor bana” tarzından eleştiriler yapar olduk. Dünyanın öbür ucundan bir ürünü bir tıkla alır olduk ve bu ürünün iki gün geç gelmesini “falan site üç saat sonra teslimat yapıyor” cümlesi ile eleştirir olduk. Bu faslı uzatmayıp burada virgül koysam eminim ki sizler bir bu kadar daha ilave ederek bu hızlı değişimi gözler önüne sermeye devam edebilirsiniz.

Baş döndüren bu değişikliğe ayak uydurabilmek adına yaptığımız istişareler neticesinde şirketimizde Perakende Analitiği Departmanı kurulmasına karar verilmiştir. Perakende Analitiği Departmanımız sistematik ve bilimsel bir yaklaşımla verinin bilgiye dönüşme sürecinde rol alacaktır.

Veri derken;

  • Ürünlerimizin, tasarım aşamasından satış ve sonrasına kadar tüm aşamalarda bıraktığı her iz,
  • Müşterilerimizin mağazalarda, e-ticaret sitelerimizde, sosyal medyada bizimle yaşadığı her deneyim,
  • Hava sıcaklığı, trafik durumu, özel zamanlar… vb. dışsal, anlam ifade edebilecek her olay

Bilgi derken;

  • Müşterilerimizin her gün yaşadığı binlerce deneyim arasında anlamamızı beklediği her sır,
  • Süreçlerimiz ile ilgili Neden ve Nasıl sorularının, veri yığınları içerisinde saklı her cevabı,
  • Operasyonlarımızı yürütürken günün yoğunluk ve telaşı içerisinde kaybettiğimiz her verim,
  • Doğru ürünü, doğru zamanda, doğru yerde, doğru miktarda bulunduramadığımızda kaybettiğimiz her fırsat

Yeni departmanımız, Merchandise Planlama, Ürün Yönetimi, Lojistik, CRM, E-Ticaret, Mağaza Operasyon, Sistem Geliştirme ve IT ekiplerimiz ile koordineli bir şekilde çalışarak bilimsel metotlar ışığında verinin bilgiye dönüşümünü gerçekleştiriyor olacak. Bunu yaparken bazen belki bir dashboard üretiyor olacaklar, bazen kimselerin görmediği fakat bir dizi sistemde kullanılan bazı metrikleri hesap edip saklıyor olacaklar, bazen bir problemin optimizasyon modelini kurguluyor olacaklar. Bazen tonlarca veri içerisinden anlamlı paternleri bulmak için istatistiki metotlar içerisinde kayboluyor olacaklar. Bazen kullandığımız bir ekranın akıllandırılması için arka tarafta bir algoritma geliştiriyor olacaklar.

Yeni departmanımızın sorumluluğunu paylaşmak üzere sektörümüzün Perakende Analitiği alanında tanınan isimlerinden Sabri SUYUNU Bey Perakende Analitiği Müdürü unvanı ile aramıza katılmıştır. Fatih Üniversitesi Endüstri Mühendisliğinden mezun olan Sabri Bey, yaklaşık 5 yıllık İş Analitiği Uzmanlığı ve 3 yıllık İş Analitiği Müdürü deneyimi ile sektörümüze geliştirdiği algoritmalar, metotlar, optimizasyon yaklaşımları ile değer katmakta ve katmaya devam etmektedir.

Sabri Bey’e aramıza hoş geldiniz derken, yeni yapılanmanın hem şirketimiz hem Sabri Bey için hayırlı olmasını temenni ederim.

Cemil Yıldız
Merkezi Planlama Direktörü

Aydınlı Grup’u bir kelime ile anlatacak olsam “Aile” derdim. Üç kelime ile anlatacak olsam “Huzurlu bir Aile” Ben Aydınlı’da henüz bir hafta geçirdim. Bu bir haftada çalışanların yüzüne yansıyan mutluluk ve huzur duygusu beni çok etkiledi. Daha önce de söylediğim gibi. Eğer huzurlu bir çalışma ortamınız varsa mutlu olursunuz, mutlu olursanız daha verimli olursunuz, daha verimli olunca otomatik olarak daha fazla para kazanmaya başlarsınız. Ben şu anda Huzurluyum ve Mutluyum. Allah bozmasın inşallah.

Aydınlı’da çalışmanın diğer bir güzel yanı ise, seneler sonra Cemil Bey ve Osman Bey ile tekrar çalışma fırsatını yakalamak oldu. Cemil Bey ve Osman Bey kim mi? İşe Nasıl Girdim? LC Waikiki Maceram benim ilk işe alımımda masada bulunan 3 kişiden İkisi 🙂

Bundan sonra Aydınlı Grup’un başarısı için elimden geleni yapacağım. İnşallah muvaffak oluruz ve hem Türkiye’de hem Dünya’da ilk defa yapılan ve başarıyla söz edilen projelere imza atarız.

İşe Nasıl Girdim? LC Waikiki Maceram

Çok çalışıyorum, çok yoruluyorum, öldüm, bittim gibi cümleler duymayacaksınız bu yazımda. Bu yazımda şu anda çalıştığım şirkete nasıl girdiğimin hikayesini bulacaksınız.

2007 yılında üniversiteden mezun olduktan sonra önümde 2 yol vardı. 1 üniversitede kalarak akademisyen olmak, 2 iş hayatına girip çalışmak. Ben ikisini birden yapmayı tercih ettim. Hem yüksek lisans yapıyor hem de çalışıyordum. Tabi bu uzun sürmedi. Zaman geçtikçe işlerin temposundan dolayı okula gidemedim ve en sonunda da kaydımı sildiler 🙂

2007 yılı benim için dönüm noktası niteliğindedir. Yeni mezun olan bir kişinin öz güveni ile caka satmaktaydım. Şirketlerin benim için sıraya girdiğini düşünür ve acaba hangisini seçmem gerektiğini bulamazdım. İlk iş görüşmemde şefkat tokatını yanağımda biraz hissetmiştim ama bunu yine hayra yormuş ve “onların kaybettiğini” söylemiştim.

Günlerden bir gün üniversiteden bir arkadaşım bana LC Waikiki adlı firmada çalışmak isteyip istemediğimi sordu. “Peh” dedim. “Bu saatten sonra mağazalarda ürün mü satacağım” ya da “Üretim ile ilgilenmiyorum” gibi çok amatörce cevaplar verdim. Arkadaşım en azından bir iş görüşmesi ayarlayabileceğini söyledi. Ben, sırada bekleyen bu şirketi de görmeliyim diyerek görüşmeye gittim. Bir iş görüşmesinde yapılmaması gerekenler listesinde ilk 5 sıradaki her şeyi yaptım diyebilirim. Salaş bir kıyafet giydim, CV’mi bile yanıma almadım ve bunun gibi garip davranışlar. Altı üstü pantolon üreten bir firma ile görüşecektim. Ne gerek vardı? Sonunda tabi görüşmeye giremedim. Çünkü arkadaşım beni uyardı ve eve gidip biraz çalışıp gelmemi istedi.

Ben o kapıdan bir defa girmiştim ve adamların üretim yapmadığını görmüştüm. Koca binada bırak üretimi depo bile yoktu. Peki bu kadar adama bu binada ne yapıyorlardı? Sanırım bu şirketi biraz daha yakından tanımam gerekiyordu. Eve gittim. İnternette kısa bir araştırma yaptım. Güzel bir kuruluş hikayesi, yüksek cirolar, pazar liderliği… O anda bir aydınlanma yaşadım. Bir şirket bunları başarabiliyorsa, demek ki arkasında çok büyük bir mimari ve operasyon olmalıdır. (Arkadaşım bu aydınlanmayı yaşamak için internete mi girmen gerekiyordu?) Bir sonraki görüşmeyi 1 hafta sonraya ayarlamıştı arkadaşım. Sadece 1 hafta. Hemen hazırlıklara başladım (Tabi tabi) İş görüşmesinde kiminle karşılaşırsam karşılaşayım onu etkilemeliydim. İnternette etkili CV diye aratmaya başladım. İlham aldığım yerler oldu. Ve sonra şu CV’yi hazırladım. http://sabri.suyunu.com/CV/ Bu CV’yi ufak kişiye özel CD’lere yazdım. Sonunda görüşme günü geldi çattı. Kimle görüşeceğimi bilmiyordum ve sormak da aklıma gelmemişti. Analayacağınız amatörlük diz boyuydu 🙂 Zamanında gelmiştim ve çok kısa bir beklemenin ardındna görüşme yapılacak odaya girdim. Odada 2 kişi vardı. Biri açık tenli hafif yapılı, diğeri esmer ve zayıfçaydı. Sonrasında bir kişi daha geldi ve 3 kişi oldular. Şansıma görüştüğümüz odada projektör vardı ve CD’mi takıp kendimi anlatmaya başladım. Gayet rahat bir tavır sergiliyordum ta ki Lisans projemi açıp anlatmamı isteyinceye kadar. Şaşırdım ama şakınlığımı gizleyerek projeyi açıp anlatmaya başladım. Tam detaylandırmadan kapatacakken, “Exponential Smoothing nedir?” sorusu geldi. Haydaaa dedim ne oluyor. Anlattım. Konuyu kapatmaya çalışırken “Regresyon Nedir? Nasıl bir uygulama yaptın?” sorusu geldi. Teknik terimlerle anlattım ve karşılıklı modelleri tartışmaya başladık. 5-10 dakikanın ardından görüşmenin bitiş zamanı gelmişti. Herkesi selamladım ve arabaya binip eve geldim. 2 hafta sonra üniversiteye E-60 ile giderken telefonum çaldı. Açtım ve görüşmenin olumlu geçtiğini ve şu maaş ile kabul edersem önümüzdeki hafta başlayacağımı söylediler. Hemen kabul ettim. İkiletmedim. Hani sırada bir sürü şirket vardı? Hani herkes beni almak için bekliyordu? Hayırlısı dedim iç sesime.
05.11.2007 tarihinde Sistem Analisti olarak işe başlamıştım. İşe ilk başladığım günü hatırlıyorum. Çalıştığım ofis Bilgi İşlem departmanın içindeydi. Ofisin içindeki Bilgi İşlem yazısı o kadar afilli gelmişti ki hayallerim gerçek olmuştu.

İşe ilk başladığımda hala öz güvenim çok yüksekti. Her şeyi ben biliyordum ve şirketi kurtarmak için kollarımı sıvamıştım. Ama tavuğun bacağı hiç de öyle değildi. (ya da hindinin miydi) Her geçen gün şok üzerine şok yaşıyordum. “Adamlar yapmış abi“, “Vay be“, “Sisteme bak“, “Bu da mı gol değil” gibi tepkilerle her gün yeni bir şey öğreniyordum. Gün geçmiyordu ki yeni bir şey öğrenmeyeyim. Özellikle Tahmin konusunda kendimi uzman gören ben, tahminin sadece çok ufak bir kısmını bildiğimi görüyordum. Yöneticilerimin ve çalışma arkadaşlarımın hepsi ayrı bir derya idi, ne zaman bir şey sorsam cevap alıyor ve gelişimime katkı sağlıyorlardı.
Tam bir Dunning-Kruger Efect örneğiydim
Dunning Kruger

Bugün LC Waikiki‘ye başlayalı neredeyse 7 sene oldu. Yüzlerce insanı tanıdım, onlarca yönetici ile çalışma fırsatım oldu. Şu anda Türkiye’nin en donanımlı 9 kişiden oluşan Analitik ekibini yönetmekteyim. LC Waikiki bugün 20 ülkede 450’nin üzerinde mağazasıyla Türkiye’nin gururu olurken, 2023’te Avrupa’nın en başarılı üç giyim perakendecisinden biri olmayı hedefliyor. Ben bu hedefi başaracağımıza inanıyorum. Çünkü LC Waikiki çalışanlarına değer veriyor, çünkü LC Waikiki müşterisine değer veriyor, ülkesini seviyor, teknolojiyi kullanıyor, inovasyondan vazgeçmiyor.
LC Waikiki! Seni seviyorum 🙂

Not: İş görüşmesindeki kişilerin kim olduğunu işe girince öğrendim. Biri Genel Müdür Yardımcısı, diğer ikisi Sistem Geliştirme Yöneticisi. Bu bilgiyi görüşme öncesinde bilseydim o kadar rahat olamazdım sanırım 🙂 Değerli Eski Yöneticilerim Osman Bey, Serkan Bey ve Cemil Bey’e selamlarımı iletiyorum. İyi ki beni işe almışsınız, iyi ki bu ailedeyim.