Disoriented Bullets – Burak Suyunu

Kardeşimle her zaman gurur duymuşumdur. Fakat şimdi bir kat daha gurur duydum.

Geçtiğimiz günlerde ÖzYeğin Üniversitesi tarafından düzenlenen “Bilgisayar Oyunu Atölyesi” programına, ısrarlarım sonucunda ön başvuru yapmıştı. Kabul edilmesinin ardından 5 günlük bir eğitimden geçtiler.

Program Tanıtımı:

Bilgisayar Oyunu Atölyesi – II ödüllü öğretim üyeleri ve oyun geliştiricileriyle beraber geleceğin bilgisayar mühendislerine eşsiz bir deneyim yaşatacak şekilde kurgulandı.

Geleceğin bilgisayar mühendislerini keşfetmeyi amaçlayan tamamen ücretsiz bu program Özyeğin Üniversitesi Altunizade Kampüsünde gerçekleşecek ve İstanbul dışından programa katılacak öğrenciler, program boyunca Özyeğin Üniversitesi Öğrenci Konukevi’nde konaklayacaklar.

Ayrıntılı Bilgi:

http://www.ozyegin.edu.tr/oyunyap/Bilgisayar-Oyunu-Atolyesi-2

Atölye süresince Processing programının eğitimi verilmiş ve eğitimin sonucunda kendi oyunlarının tasarlanamsı istenmiş. Burak ve arkadaşı Çağlar Özçetin aşağıdaki linkteki oyunu yapmışlar. Kendilerinin Tebrik ediyorum. Başarılarının Devamını diliyorum.

Disoriented Bullets


(Sup=Öm)*ER+Man

Ömer Erman, Namı diğer ÖmErman.

Evlendikten sonra çocuğuna SUP yada Spid isimlerini koyduğunda ismini ifşa etmiş bir süper kahraman babası olma potansiyeline sahip sayılı insanlardan.

Peki ya kendisi? Kendisi de aslında küçük bir süper kahraman. Bir prototip. Tamam belki uçamaz ama zıplayarak bir yatağı rahatlıkla kırabilir. (bknz. Benim yatağımın kırılmasına katkı sağlayan şahsiyetler içinde başrol)

Havuza sadece bone ile girmesi yeterli olmayan kişi. Ah o tuzla geceleri. Jarum ve Back (bu sefer ismini tek seferde hatırladım) eşliğinde mum ışığında geçirdiğimiz o geceler (!). Neden mum yakmıştık, uykumuz gelmesi için mi yoksa birbirimize döktüğümüz sırların ışıksız ortamda hemen kaybolması için mi? Hayır hiç biri değil. Sadece fantaezi (özellike ae yazdım) Ve 1 ay sonra denizin ortasında mahsur kalıp işaret fişeğini niye yanımıza almadığımızı düşünmüştük başbaşa verip. (Şimdi bu son paragrafı tekrar okudum ve bir açıklama yapma gereği hissettim. Sayın okuyucu. Biz Ömerle sadece arkadaşız. 😛 )

Daha da geçmişe gidelim. Ömer’in BizimEv‘e abone olma zamanları. Öğrenci evi. Doğru düzgün yemek yok. Ama o her gelişinde şu klasik cümlesini tekrarlardı. “Misafir bereketiyel gelir”. Gerçektende bereketiyel geliyordu. Eline aldığı koca halley ve kolası ile beraber eve girer ve 9 yumurtalı omleti tek başına yerdi (oha)

Sonra bir gün bana şaka yapmayı planlayan bu arkadaş + Azmi + İbo + Fatih + İslam ben yatarken hepsi birlikte üstüme atlamış ve yatağın 6 parçaya bölünmesine sebep olmuşlardı. Fakat gelin ve görünki, Ömer dayanamayıp son sene kendi yatağını bana hediye etmişti. Ah öğrencilik…

Şimdi ÖmERMAN askere gidiyor. Kendisi bir süre aramızda olamayacak. Bu süre zarfında beni kim arayıp kahkalar atıp gülecek. Beni kim arayıp bişeye ihitiyacın var mı diyecek. Beni kim arayıp size geliyorum diyecek.

Ah Ömer. Daha geçen gün senle Sakarya ‘ da köfte yemiştik. Yada dün telefonla konuşmuştuk. Yada Nikahtan sonra beraber göbek atmıştık…

Hadi çok uzattım. Gitte hemen geri gel.