Üniversiteler ve Konferanslar – ODTÜ

Bu sene benim açımdan hem kariyer olarak hem de çevre edinme olarak çok verimli geçti. Bir çok projede başarılı sonuçlar elde ettik ve şirketimize milyon dolarlar kazandırdık 🙂 Aynı zamanda katıldığımız konferanslarda bir çok profesyonel ile tanışma fırsatımız oldu. Onların yaptıklarını başardıklarını öğrendikçe daha çok çalıştım ve daha çok başardım.
Bunun dışında bu sene çok güzel olaylar oldu. Üniversitelerle İş Birliği Projeleri (Back to School) – LC Waikiki yazısında bahsettiğim üzere üniversitelerle bir proje etkinliğimiz oldu. Bir sene boyunca çeşitli üniversitelerin Endüstri Mühendisliği bölümleri ile projeler yaptık. 5 üniversitede 40’nın üzerinde öğrenci ile tanıştık ve güzel başarılara imza attık. Back To School ismi ile başlayan programımızın ismi ProFashional Industry olarak değişti ve harika bir final sunumu ile tamamlandı. Bununla ilgili önümüzdeki günlerde de bir yazı yazmayı planlıyorum.
Bu yazımda, bu sene yaptığımız üniversite ziyaretlerimiz ve bu ziyaretlerimizde yaşadıklarımızdan bahsetmek istiyorum. Daha önce üç yazımda (Sektörde Matematik 1, Sektörde Matematik 2 ve ITU EMT) daha önce yaptığım konuşmalara yer vermiştim. Bu yazımda size nerelere gittik neler yaptık onlardan bahsedeceğim.

ODTÜ – Seminer – LC Waikiki ve Endüstri Mühendisliği Uygulamaları
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi – Konferans – Sektörde İş Geliştirme
İzmir Ekonomi Üniversitesi – Seminer – LC Waikiki ve Endüstri Mühendisliği Uygulamaları
Fatih Üniversitesi – Konferans – Tekstil Perakendesinde Endüstri Mühendisliği uygulamaları

ODTÜ
İtiraf etmek gerekirse ODTU benim hayalimdeki 2 üniversiteden bir tanesiydi. Ulaşılması imkansız olan ve sadece dahilerin gidebildiği bir üniversite olarak düşünürüm ODTÜ’yü. Bu tabi her bölümü için geçerli değil. Sadece Endüstri Mühendisliği için. Bu kanıya nereden mi vardım. TecrübEM adlı kitabı okuyunca çok etkilenmiştim. Sanırım oradan. (Tecrübem 1, Tecrübem 2)
LC Waikiki olarak üniversitelerle yapacağımız projeler kapsamında ODTÜ’yü ziyarete gitmiştik. Çok değerli iki hocamız Özgen Hanım ve Sakine Hanım bizi karşılamışlardı. Projelerimizi anlattık ve hangi projeyi bu sene birlikte yapacağımıza karar verdik. Ardından Özgen Hocamızın bize bir önerisi oldu. Bu dönem Seminer dersinde LC Waikiki’den konuşmacı olarak katılıp katılamayacağımızı sordu. Çok heyecanlanmıştım. Hayalimdeki üniversitede Seminer dersinde konuşmacı olacaktım.
Ardından tarih konusunda anlatık ve oradan ayrıldık. Kasım 2013’te Seminer için LC Waikiki’den 4 arkadaş ODTÜ’de Seminer vermek için yola çıktık. Şehir dışına sevdiğin arkadaşlarınla yolculuk yapmanın keyfi gerçekten farklı oluyor. İşte süper adamlar:

odtu_lcw_ekip

Sonuçta ODTÜ’ye gidiyorduk. ODTÜ gibi bir üniversitede basit şeyler anlatamazdık. Anlatacaklarımız hem LC Waikiki’yi doğru ifade etmeliydi hem de dinleyenleri bilgiye doyurmalıydı. Hem de sadece 40 dakikada olmalıydı. Sonuç olarak aşağıdaki sunum planını çıkardık.

odtu_lcw_konu

Ben her zamanki gibi basit kısmı anlattım. LC Waikiki’nin kim olduğunu, hikayesini, bugüne nasıl geldiğini, rakamları, gelecekteki hedeflerini, başarılarını, Tedarik Zinciri’ni, İş Analitiği’ni ve yaptığımız işlerden kısaca bahsettim. Ardından Besim Mağazalar Arası Transfer’de yazdığımız matematiksel modeli anlattı. Optimizasyondaki başarı hikayemizi ve bu yolculuktaki zorluklardan bahsetti. Son olarak Gürer, Rota Optimizasyonunu Tabu Search Algoritması ile nasıl çözdüğümüzü ve bu konu hakkındaki bilgimizden bahsetti. Hem Matematiksel Modellemeyi hem de Meta-Sezgiselleri anlatmıştık. Herkes çok etkilenmişti (ya da bize öyle geldi)

odtu_lcw_sunum

Buradan Özgen Hocama seminer için bize imkan tanıdığı için çok teşekkür etmek istiyorum. Farkında değil ama sayesinde bir hayalim gerçekleşti 🙂 Bir sonraki üniversite yazısında görüşmek üzere.

Sektörde Matematik 2011 Ardından

İçim hala kıpır kıpırken bu yazıyı yazmalıyım. Anlatmalıyım her şeyi 🙂 Bir önceki yazımda bahsettiğim gibi Sektörde Matematik 2011 (2010+1) adlı etkinliğe konuşmacı olarak davet edilmiştim. Bu beni onore eden daveti geri çevirmeyerek, 14 Mayıs 2011 Cumartesi günü Eskişehir yollarına düştüm. Tren kullanmadım. Çünkü Tren garına gitmeye üşendim. Halbuki herkes bana neden trenle gelmediğimi sordu. Tabi benimki biraz acemilik sanırım. Ama Askerden kalan bir tren fobim olduğunu düşünüyorum. 3 saatlik yolu Tren ile 8 saatte gitmiştim. Hep öyle olacak sanıyorum 🙂 Kamil Koç rahat hattan aldım biletimi ve sabah 07:00’da yolculuğum başladı. Tek mola ile 4 buçuk saatte Eskişehir’deydim. Otobüs garında (ek alınca çok garip bir kelime oluyormuş gar) indikten sonra Esma Hanım’ı aradım ve 5 dakika geçmeden Recep Bey ile geldiler. İkisi de o kadar nazik ve iyi niyetliydiler ki, kendimi çok özel ve önemli hissetmemi sağladılar.

Bana nereye gitmek ve ne yapmak istediğimi sordular. Ben de “ben misafirim, siz nereye götürürseniz oraya giderim” dedim. Onlar da beni Eskişehir Çağdaş Cam Sanatları Müzesine götürdüler. Sanat Eserleri çok güzeldi ama benim sanat anlayışımda bir sıkıntı vardı. Sanırım 3ümüzde de aynı problem vardı. Ve bir şeyler kırmadan oradan ayrılmaya karar verdik.

Sonra Eskişehir Şelale Park’a gitmeyi teklif ettiler. Tabi ki kabul ettim. Çay içtik konuştuk. Daha doğrusu ben konuştum. Çenemin çok düşük olduğunu en baştan söylemiştim. Çay içtik. Manzarayı izledik. Benim gözlerim deniz aradı. Deniz yoktu. Ama Eskişehir’in farklı bir büyüsü vardı. Tam bir öğrenci şehri. Eskişehir’de öğrenci olmanın güzel olabileceğini düşündüm. Ya da şimdi düşünüyorum. Ve sizi kandırıyorum 🙂 Şelale Park’tan bir resim.

Artık yemek tekliflerini geri çeviremiyordum ve açıkçası karnımda acıkmaya başlamıştı. Tamam, stresliyken çok acıkmazdım ama ÇiBörek’e hayır diyemezdim. (Çiğ börek mi ÇiBörek Mi) Ben 3 tane yerim dedim, Esma 2 tane dedi, Recep’te 3 dedi. Garson madem 8, gelin şunu 10 yapalım dedi ve 10 çibörekimiz geldi. Zaten çok severim, bi de güzel yapmışlardı ki çok beğendim. (O son çiböreği de yemeliydim. Aklım kaldı o son çibörekte 🙂 )

Sonraki durak Anadolu Üniversitesiydi. Yolda Bartu Bey ile Esra Hanım’la tanıştık. Aslında Anadolu Üniversitesi’ne gitme planımız yoktu. Ama geçerken uğradık işte. Tamam güzel üniversite, tamam yeşil (en azından yeşil diyolar, biliyorum renk körüyüm, ağacın gövdesi kahve rengi, çimenler ve yapraklar yeşil. Gelmeyin üstüme) ama üniversiteyi yaşanabilir ve okunabilir kılan, arkadaşlıklar ve eğitim kalitesidir. Ben üniversite yıllarımda bunu gördüm.

Artık gezecek bir yer kalmadı. Programım yaklaştığı için Osman Gazi Üniversitesi’ne doğru yol almaya başladık. Yolun sağında Alis’in Harikalar Diyarı vardı. Bir an beyaz bir tavşanın geleceğini ve benim onun peşine takılacağımı hayal ettim. Ama ben Alis gibi sıkılmıyordum ki, tam tersine çok mutluydum. (bknz. Alice Harikalar Diyarı) Üniversiteye girdik ve Konferans salonun önünde durduk. İçeri girmenin vakti gelmişti. (Bizi oradan oraya hiç sıkılmadan götüren, ismini hatırlayamadığım abiye de teşekkür ediyorum.)

Okula yeni bir kongre merkezi yapılmış. Modern bir bina. Ve içerisi de gayet güzel. (Söyleyecek bir şey bulamadım) Girişte bazı arkadaşlarla tanıştık. (İsimlerini hatırlayamadığım arkadaşlardan özür diliyorum) Sonra Sanatçı Odasına girdik. Burada sanatçı ben oluyorum sanırım. 🙂 Odaya gelen arkadaşlarla sohbet ettik. Recep ve Esma ile okuduğumuz kitaplardan konuştuk. Esma, Şems ve Mevlana hakkında konuştu. Ben Puslu Kıtalar Atlası’nı tavsiye ettim. Recep Açlık Oyunları’nın son kitabını, benim gibi henüz okumadığını söyledi. Kitaplar konusunda ortak noktalarımızı fark ettik 🙂 Şebnem Hanım geldi. Onunla tanıştık. Kendisi 4. sınıf bu sene mezun oluyor. İş ilanları ve mezuniyet sonrası hakkında konuştuk. Konferans sonrasında da muhabbetimize devam ettik. Kendisine de teşekkür ederim hoş sohbeti için.

Ardından saat 16:50’da gonk sesini duydum ve Konferans salonuna girdim. Yaka mikrofonu takıldı, Sunumumu açtım, ismim anons edildi ve sahneye çıktım. İtiraf ediyorum, İlk 5 dakika iletişim kurmakta zorlandım. Kendimi ifade edemedim, heyecandan konuşamadım. Ve bunu da söyledim:) Sonra konuşmaya devam edince sonra açıldım ve bence çok keyifli bir konuşma oldu. Tamam, biraz pot kırdım (Biraz mı? 🙂 ) Fakat ona rağmen, öğrencilerin ufuklarını biraz olsun açabildiğimi düşünüyorum.

Sunumum başlığı, Bilgisayar ve Matematik : Sistem Analizi idi.

Sunumda kısaca şunlardan bahsettim.

  • Ben Kimim
  • Sistem Analisti
  • İş Analitiği
  • Veri Madenciliği
  • Tavsiyeler
  • Sorular (Sorular kısmına vakit kalmadı)

Özellikle tavsiyeler kısmını burada yazmak istiyorum.

  • Üniversite Yıllarının Değerini Bilin
  • Part Time İş Bulmaya Çalışın
  • Ödevlerinize özen gösterin
  • Sunum Kabiliyetinizi Geliştirin
  • Organizasyonlara Katılın
  • Zorunlu değilse bile staj yapın
  • Öğretim Üyelerinizle aranızı iyi tutun
  • Kendinize hedef koyun (Kısa ve Uzun Vadeli)
  • Notlarınızı yüksek tutun
  • Kitaplarınızı asla atmayın
  • Bol Bol Makale Okuyun
  • İşinize yaramayacak şeylerde uzmanlaşmaya çalışmayın
  • Yeni teknolojileri takip edin
  • Eski teknolojileride ısrar etmeyin
  • MS Office konusunda uzmanlaşın
  • Blogları takip edin
  • Sosyal Medyadan kopmayın (Sadece video paylaşmayın)
  • Organizasyonları takip edin
  • İş İlanlarına bakarak kendinizi şekillendirin
  • Öğrenciliğin tadına varın

 
Soru cevap kısmına zaman kalmamış olmasına üzüldüm. Çünkü öğrencilerin sorularının olduğunu düşünüyordum. O sebeple konuşmanın ardından bir süre soru soran arkadaşlarla muhabbet ettik. Arkadaşlar bana Plaket takdim ettiler. Bu plaket benim için çok değerli. Kütüphanemin en güzel köşesine koydum plaketimi 🙂

Recep Bey ve Esma Hanım beni Otobüs Garına bıraktılar. Yola gideceğim için bana tekrar yemek ısmarladılar. Afiyetle tostlarımızı yedik, çayımızı içtik. (2 Çay alabilir miyiz, Çay 3 oldu, Çaylardan biri açık 🙂 ). Otobüs hareket etti ve Eve dönüş yolculuğu başladı.

Benim için mükemmel bir deneyimdi. Yeni yerler gördüm ve çok eğlendim. Ama hepsinden önemlisi, öğrencilerle bir araya geldim. Onlara bir şeyler anlatma fırsatı buldum. Dilim döndüğünce, bir fark yaratmalarını tavsiye ettim. Öğrencilik yıllarında, yapacakları projelerin onlar için referans olacağını anlattım.

Araştırma Görevlisi Zuhal Kurt Hocamıza, Kulüp başkanı Ahmet Gökhan Bingöl’e Esma Taydurdu ve Recep Özbek’e , takım lideri Şebnem Kaya’ya, ilgilerinden dolayı tüm Osman Gazi Üniversitesi Matematik ve Bilgisayar Kulübü üyelerine ve konuşmamı dinleyen tüm katılımcılara teşekkür etmek istiyorum.